Yaşam ve Ölüm Arafında bir Şair Ümit Yaşar Oğuzcan
Tanrının bıraktığı yerden biz başlayalım
Üç milyar insanın yarısını sen öldür yarısını ben
Üç kişi kalsak yetişir yeryüzünde
Yaklaş bana
Seninle kardeş değiliz….
22 Ağustos 1926 da Tarsus ta dünyaya geldi. Babası memur annesi ev hanımı idi. Çocukluk dönemi boyunca hastalıklar ve kazalar geçirdi. Babasının memuriyeti nedeniyle eğitim hayatını farklı farklı okullarda tamamlamak zorunda kaldı. Liseden mezun olur olmaz hemen işe başladı. Genç yaşta evlendi art arda iki erkek çocuğu oldu. Bir müddet Osmanlı Bankasında çalıştıktan sonra Türkiye İş Bankasında çalıştı. Birçok farklı bankada çalıştıktan sonra yine Türkiye İş Bankası Yayınlar Müşavirliğinden Halkla İlişkiler Genel Müdür Yardımcılığından emekli oldu. Ümit Yaşarın çalışma hayatı da çocukluğu gibi sıkıntılı geçti maddi ve manevi sıkıntıları onu gün geçtikte daha da melankolik bir çıkmaza sürüklüyordu.
Çocukluğunda annesi Faruk Nafiz Çamlıbel’in büyük hayranıydı onun bütün şiirlerini ezbere bilir çoğu zaman Oğuzcan’a şiirlerden birer kuple mırıldanırdı. 10-11 yaşlarında olan Oğuzcan o dönemlerde şiire merak salmıştı. Oldukça hassas ruhlu bir çocuktu. Gözlemleme kabiliyeti ise çok kuvvetliydi. Lise yıllarında Büyük Doğu, İstanbul, Varlık, Hisar gibi bir çok dergiyi okur kesintisiz takip ederdi. 1940 yılında Yedigün dergisine şiirler gönderdi. İlk şiir kitabı ise 1947 yılında “insanoğluydu”. Yayıncılık işleriyle meşgul olan Ümit Yaşar son zamanlarda mizah ve hiciv üzerine “Yeni Dergi” çıkardı. Bu dergi sadece 3 sayı oldu.
Tam bir aşk adamıydı. Kadınlara karşı son derece hassas ve nazikti
Ben Ayten’i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar….
Diye anlattığı herkesin bildiği Ayten şiirini platonik aşkı olan kadına yazmıştı.
MİLYON KERE AYTEN
Ben bir Ayten’dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten’li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten’e beş var
Ya da Ayten’i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten’i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten’li İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten’i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten’i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun..
Evlendiğinde 22 yaşında olan Ümit Yaşar evliliğinde kendini şu dizelerle anlatır;
Yaşı varır yirmi ikiye
İçkiyi sigarayı kadını öğrenir
Çöker omuzlarına maişet derdi
Gece gündüz şiir yazar bir yandan
Yazar ya…
Kavak yelleri eser başında
Değmez ayakları yere bir türlü
Bu arada evlenir nasılsa
Çoluk çocuk sahibi olur
Olur ya…
Evlilik yılları Ümit Yaşarı heyecanlandırsa da sıkıntılar peşini bırakmadı. Sık sık intihar girişiminde bulunurdu. Babasının bu durumundan artık pisikolojisi bozulan oğlu Vedat babasına nasıl intihar edileceğini öğretti. 18 yaşındaydı. Önce bir fincan kahve ardından bir fincan konyak içerek Galata Kulesinden atladı. Vedat babasına da bir not bırakmıştı “baba, intihar öyle edilmez, böyle edilir”. Bir baba için bu son derece acı bir imtihandı. Oğlu Vedat’ın ölümünün ardından ona;
Açarken ufkunda güller alevden
Çıktı her günkü gibi gülerek evden
Kimseye belli etmedi içindeki yangını
Yürüdü kendinden emin, sonsuzluğa doğru
Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel
Bir fincan kahve, bir kadeh konyak
Ölüm yolcusunun son arzusu buydu
Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
Bu adam benim oğlumdu.
Bu dizeleri yazmıştı. Oğlunun ölümünden sonra artık intihar girişimlerinde bulunmamış kendini ölüm ve acı temalı şiirler yazarak tatmin etmeye başlamıştı. Belki de kendini yaşamakla cezalandırmıştı.
“Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın” adlı şiiri de her ne kadar aşk içerikli gibi görünse de bu dizeleri de oğlu Vedat için yazmıştır.
Otuzu aşkın şiir kitabı olan, şiirleri birçok dile çevrilen, hüznün, acının ve aşkın şairi Ümit Yaşar Oğuzcan 4 Kasım 1984 te o çok beklediği ölüme kavuştu.
Başlıca eserleri;
İnsanoğlu 1947
Deniz Musikisi 1949
Dillere Destan 1954
Dolmuş 1955
Aşkımızın Son Çarşambası 1955
Bir Daha Ölmek 1956
Kör Ayna 1957
İki Kişiye Bir Dünya 1957
Karanlığın Gözleri 1960
Akıllı Maymunlar 1960
Seninle Ölmek İstiyorum 1960
Üstüme Varma İstanbul 1961
Sahibiri Arayan Mektuplar 1961
Yeni Dünya Rekoru 1961
Sevenler Ölmez 1962
Çigan Gözler 1962
Ötesi Yok 1963
Hüzün Şarkıları 1963
Bir Gün Anlarsın 1965
Sadrazamın Sol Kulağı 1965
Mihribana Şiirler 1965
Taşlar ve Başlar 1966
Biraz Kül Biraz Duman 1966
Avrupa Görmüş Adam 1967
Toprak Olana Kadar 1968
Göbek Davası 1968
Ben Seni Sevdim mi 1968
Halktan Yana 1969
Aşk mıydı O 1969
Önce Sen Sonra Sen 1971
Rubailer 1972
Yalan Bitti 1975
En Eski Yalnızlığımdır Aşk Benim 1978
Acılar Denizi (1977, seçme şiirler)
Dikiz Aynası 1982
Şiirle Kırk Yıl 1982
Yüz Yıl Yanarım Yanmayı Öğrendimse (1983, seçme şiirler)
İki Kişiye Bir Dünya 1983
- Denizanaları Hakkında Bilmedikleriniz - 13 Şubat 2018
- Efsane Murat 124 (Hacı Murat) - 12 Şubat 2018
- Antrasit Maddesi Nedir ? - 12 Şubat 2018