Saadet ile nedim olalı peder Han’a
Ne mercimek görür oldu gözüm ne tarhana
Peder değil bu bela-yı siyahdur başa
Sözüm yirinde nola güç gelür ise Han’a
Benim züğürtlük ile ellerüm taş altında
Muzahrafatın o dürr ü güher satar Han’a
Nefi, bu şiirini Kırım Han’ına kapılan babası için yazmıştır.
Türk edebiyatının en büyük kaside şairlerinden olan ve sivri dilli bir şair olarak nam salan Nef’i 1572 yılında Hasankale / Erzurumda doğmuştur. En büyük şöhreti yazdığı kasideleriyle yakalamıştır. Kasidede oldukça köklü bir etki yaratmış, kaside yazan tüm şairlere de etkisini bırakmış bir şairdir. Babası Sipahi Mehmed’dir. Gerçek ismi Ömer olan, Nef’î, Ömer Bey adı ile bilinir, bazı eserlerinin mühründe Ömer adı bulunmaktadır.
Güçlü bir eğitim geçmişi olan Nef’î, Fars edebiyatının ünlü eserlerini okumuştur. Arapça ve Farsça bilmektedir. Genç yaşta Şiir yazmaya başlayan Nef’î, ilk yazısı “Zarrî ” ( Dari ) yani zararlı anlamındaki bir mahlas olduğu söylenmektedir.
Diğer eserleri: Sihâm-ı Kazâ (Hiciv şiirleri), Farsça Dîvan, 1836 Mısır – 1852 İstanbul baskıları olmak üzere iki ayrı baskısı yapılan Türkçe Divan, Nefi’nin şairliğini kanıtlayan önemli eserleridir. Bu Divan’da 60 kaside, terkib-i bend şeklinde yazılmış bir adet sakiname, 136 gazel ve diğer nazım şekillerinde yazılmış çeşitli şiirler vardır.
Padişah 1.Ahmed zamanında İstanbul’a gelen Nef’i 2.Osman ve 4. Murad dönemlerinde uzunca süre devlet memurluğu yaptı. Nefi özellikle kelime oyunlarında çok başarılıdır, şiirlerinde duygudan çok düşünce (her ne kadar divan şiirinde düşünce yok dense de) önemlidir. Devrinin şairleri tarafından hiç sevilmeyen Nef’i saraydakilerle alay eden şiirler ve yazdığı hicviyelerden (halk edebiyatında taşlama şiirleri) dolayı dönemin bir çok isminin nefretini ve öfkesini üzerine çekmiştir. Bunlardan biride Vezir Tahir efendidir. Vezir Tahir efendi, Nefi ye kâfir diyen bir beyit söylemiştir.
“Şimdi hayli sühanveran içre,
Nefi mânendi var mı bir şair,
Sözleri Seba-i Muallakadır,
İmre-ül Kays kendidür kâfir.”
Nef’î boş durur mu hemen bir şiirle ona cevap verdi:
“Müftü efendi bize kâfir demiş
Tutalım ben Ona diyem müselman
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere
İkimiz de çıkarız orda yalan”
Yine bir başka dörtlüğünde kendisine kelp (köpek) diyen Tahir Efendiye karşılık verir;
Der ki:
“Tahir Efendi bana kelp demiş
İltifadı bu sözde zahirdir
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp tahirdir”
Buna rağmen Nef’i, padişah 4. Murat tarafından uzunca bir süre korunmuştur. 4. Murad’ın kendisinin hiciv yazmaması ricasını dikkate almayıp, kalemini durduramayan Nef’i hiciv yazmaya devam etmiştir. Sadrazam Bayram Paşa hakkında hakaret içeren bir hicviye yazmıştır. Vezir Bayram Paşa hakkında yazdığı bu hicivi duyan padişah onu son kez ikaz etti Nef’i karakteri icabı işi daha ileri götürdü. Övgülerle bahsettiği padişaha “Sihâm-ı Kazâ” isimli şiiri yazdı.
Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek
Kande sen kande nigehbani-i alem a köpek
Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun
Bir senin gibideni cehl-i mücessem a köpek
Ne gune kaldi meded devlet-i Al-i Osman
Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem aköpek
Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun
Olmaya sahibi bir Asaf-ı kerem a köpek
Hidmet-i devlete sair vüzeradan göreler
Bir fürumaye koca ayuyı akdem a köpek
Bu mahlallerde ki Bagdadı ala şah-ı Acem
Arz-ı rumu ede teshir Abaza hem a köpek
Sattınız iki soysuz bir olup hanlığı
Kimseyietmedünüz bu işe mahrem a köpek
Paymal eylediniz saltanatın ırzını hem
Yok yereoldı telef ol kadar adem a köpek
Hiç hanlık satılır mı hey edebsiz hain
Tutalım olmamış ol fitne muazzam a köpek
Sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır
Ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek
Ehl-i dil düşmeni din yoksulu bir melunsun
Öldürürlerse eğer can-be-cehennem a köpek
Böyle kalur mu soysuzlar elinde devlet
noldu ya gayret-i şahenşeh-i azam a köpek
Hak götürdü arabı gitti hele dünyadan
Kim götürse akabince seni bilmem a köpek
File nacar meger yükledeler tabutunu
Çekemez cife-i murdarunu adem a köpek
Filler de çekemezse ne acep laşeni kim
Var mı bir sencileyin div-i mülahhem a köpek
Sen soysuz eşek ol Kirliorospu yaraşur
Bindürüp sırtına teşhir edersem a köpek
Padişaha yazdığı bu şiirden sonra “Engerek yılanını öldürmek caizdir” düşüncesi ile 4. Murat öldürülmesine izin verdi. Fakat kurnaz Nef’i Sarayın zenci ağalarından birine giderek padişahtan affını isteyen bir dilekçe yazmasını rica etti. Tam saray ağası imzalarken kalemden siyah mürekkep kağıda damladı. Nef’i dilini tutamayarak renginden dolayı onu kötülemek için ‘Mübarek teriniz damladı efendim’ dedi. Bu Nef’inin son sözü oldu. Öfkelenen zenci saray ağası onu hemen cellada teslim etti. Ölüm sebebi yazıp çizdiği, karalayıp durduğu hicivleri yüzünden olmuştur. Sarayın odunluğunda kementle boğularak öldürüldü. ( 27 Ocak 1635 ). Sonra cesedi İstanbul Boğazı’ndan denize atılmıştır.
- Dünya Ressamlar Günü Kutlu Olsun - 27 Şubat 2018
- İstanbul’un Buzul Çağları - 9 Şubat 2018
- Kahramanımız Maraş - 8 Şubat 2018