Kahramanımız Siddhartha soylu bir ailenin erkek çocuğudur.Babasının Şakya Kabilesi kralı olması dolayısıyla asil hayatı yaşayan ve tabiri caizse yediği önünde yemediği arkasında olan Siddhartha’nın geleceği de pek istikballiydi.Şakya Kabilesi kralı olan babası kendisinden sonra Siddhartha’nın kral olmasını istiyordu.Fakat yaşamı doygunluk,bolluk ve rahatlık içerisinde geçen Siddhartha bu fikre pek sıcak bakmıyordu.Yaşamın,tüm bunların;malın,mülkün,prestij ve itibarın ötesinde bir şey olduğuna inanan Siddhartha,kendisine sorular sorarak kendince yaşamı anlamlandırmaya,sorularına cevap bulmaya çalışıyordu.Saray hayatında sorularına cevap bulamayacağını anlayan Siddhartha 29 yaşında karısını,henüz yeni doğan bebeğini ve en önemlisi konforlu yaşamını terk edip Hindistan’ın kuzeyindeki ormanlarda kendini sefil hayatın kollarına bırakıyordu.
Bu sefil hayatını sürdürürken sorularına ve yaşamı anlamlandırma çalışmalarına cevap arayan Siddhartha günlerin birinde bir incir ağacının altında uzunca bir süre(efsanelere göre 49 gün) yemeden,içmeden gözleri kapalı bir şekilde duruyor.Gözlerini açtığında iç huzura kavuştuğunu gören Siddhart”Hayat acıdan ibarettir.İsteklerimiz bitmediği için acı çekeriz,isteklerimize son verirsek acıda biter”gibi iç huzuru amaçlayan düşünceler ve görüşler öne sürüp mistik bir yaşam sürdürüyor.Daha sonraları Siddhartha’ya destekçileri tarafından Buda,yani ‘uyanmış kişi’ adı veriliyor.
Günümüzde Buda’nın düşüncelerini ve yaptıklarını Budizm adı altında bir din olarak yaşayan insanların sayısı 500 milyona ulaşmış durumda.
- Dinlerin Beşiği:Kudüs - 8 Aralık 2017
- Tekke Ve Zaviyeler - 30 Kasım 2017
- Stefan Zweig Kimdir? - 28 Kasım 2017